Hem karnım doysun, hem pastam olsun yok öyle!

İşletmelerde, özellikle KOBİ ‘ler de sorunlar başladığında firma sahipleri ne yapacaklarını bilememenin sıkıntılarını yaşamaya başlarlar.

Sorunların fark edilmesi de daha çok ekonomik kriz, pazar daralması ve dolayısı ile satışların düşmesi sonucunda baş gösterir. Zira satışlar düştüğünde bunların nedenleri sorgulanmaya ve sebepleri bulunmaya çalışılır. Çünkü satışlar iyi iken hiçbir sorun gözükmez, gözükse de önemsenmez. Zira satışlar gayet iyidir ve işletme büyümektedir!

Özellikle KOBİ ‘ler de yetişmiş insan gücü çok az olması sebebiyle de sorunun fark edilmesi ve çözümü konusunda çok fazla ilerleme sağlanamaz. Firma sahibi böyle zamanlarda sadece satışlara odaklanarak çözüm bulmaya çalışır. Ancak yapısal olarak sorunun sebebini bulmadan satış kadrolarında değişikliğe gitmeye, satışı ekibini yönlendirmeye çalışır. Kendisi de satış yapmaya ve satışları arttırmaya çalışır.

Firma sahiplerinin bunları yaparken genellikle belirlenmiş bir planı yoktur. Tek derdi satışları arttırmaktır.

Çoğu firma sahiplerinde, şirketi kurup belli bir noktaya getirdiği için her şeyi kendisinin bildiği gibi bir yanılgı oluşur. Ancak firmanın patinaj yaptığı, ilerleyemediği, rekabet edemediği durumlarda buna bir anlam veremezler.

Bu gibi durumlarda firma sahipleri hemen palyatif tedbirler almaya başlarlar. Bu tedbirlerde genellikle tasarrufa adı altında çalışanlara yönelik uygulamalar olur. Çalışanların kullandığı elektrik, su, telefon, yemek, servis gibi giderlerde kısıntıya gitmeye başlarlar. Çalışanlarına yönelik baskılar kurmaya ve onların iyi çalışmadıklarını sürekli dile getirmeye başlarlar. Ancak neden verimli çalışmadıkları konusunda bir öneri veya çözüm getiremezler.

Oysaki bu gibi durumlarda firma sahipleri, kendi bilgi birikimleriyle firmalarını belli bir noktaya kadar getirdiklerini, ancak bundan sonra farklı bir şeyler yapmak gerektiğini çoğunlukla fark edemezler. Yani ya bünyeye bir profesyonel yönetici istihdamı, ya da dışarıdan danışmanlık alma konusunda çekimser kalırlar. Çünkü her şeyi kendileri daha iyi biliyordur, işletmeyi dışarıdan gelen birisinin tanıması ve yönetmesi ile sorunlarının çözülebileceğine zor ikna olurlar.

Diyelim ki bu firma sahiplerinden bir kısmı, dışarıdan bir profesyonel yönetici veya danışmanlık hizmeti almaya karar verdiler. Bu durumda da ilgili taraftan gelen değişim ve farklılaşma önerilerine karşı direnç göstermeye başlarlar.

Aslında bu zihniyetteki firma sahiplerinin çoğu, ben değişim adına hiçbir şey yapmayayım, ama firmamda gelişip büyüsün demekteler. Bu “Hem karnım doysun, hem de pastam dursun” zihniyeti ile de çok fazla ilerleyememekte, rekabet edememekte ve sonunda işletmesini kapatmak zorunda kalmaktadırlar.

R. P. Lamont

“Bir iş adamının kararları, sahip olduğu bilgiden öteye gidemez.”

Bu yazı Makaleler kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.