Dün İMMİB Başkanı Sn. Mustafa Kamar ile İKO Pazarlama Danışmanı Sn. Aylin Gözen arasındaki röportajı izleme fırsatı bulunca bazı şeyler aklıma geldi.
Uzun yıllardır kuyumculuk sektörüne danışmanlık hizmeti veren birisi olarak birkaç tespitimi sizlerle paylaşmak istedim.
Şöyle ki; öncelikle kuyumculuk sektörü dışa kapalı bir sektördür. Halk tarafından çok bilinen bir sektör değildir. Halkımız, sadece altın alıp verdiği mağazaları bilir. Oysa ki, bu ürünlerin üretildiği imalathaneler, fabrikalar, toptan ve perakende mağazaları ile aslında çok büyük bir sektördür.
Son verilere göre 250.000 kişinin istihdam edildiği ve 6 bin üreticinin 40 bine yakın perakende mağazasının olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Dünya mücevher liginde ise Hindistan, Rusya, Amerika, Çin’den sonra en büyük 5. pazarız. Aynı zamanda, üretimden ihracat yapan ilk 3 ülke ise Çin, İtalya ve Türkiye’dir.
2019 hedefi ise 6 milyar dolar olarak belirlemiş bir sektörden bahsediyoruz.
Tüm bunlar ışığında, röportajın bir yerinde Sn. Kamar şöyle bir ifade kullandı;
– biz bu salgından en çok etkilenen sektörüz! Pandeminin başladığı mart ayında İHRACATIMIZ % 99,50 küçüldü!
Bu demektir ki; sektör tamamen durmuş durumda.
Peki bu kadar etkilenen bir sektör Ekonomik İstikrar Paketinin içinde yer alabilmiş mi? Hayır!
Neden peki derseniz?
Sn. Kamar; hükümetin lüks bir sektör olması dolayısı ile ve siyasi polemiklere uğramamak için kuyumculuk ve mücevherat sektörünü destek paketinin içine alamadığını belirtti.
Bu ne demektir?
Bu sektörün aktörleri, kurumları, şirketleri kendilerini KAMUOYUNA iyi anlatamamış demektir. Yani lüks tüketim ve öncelikli olmayan bir sektör olarak algılanmaktadır.
Düşünün! Dünyanın en büyük 5 pazarından birisiniz, üretimden satış yapan ilk 3 ülkeden birisiniz ve destek paketlerinden yararlanamıyorsunuz.
Burada biraz, ÇUVALDIZI kendimize batırmamız gerektiğini düşünüyorum!
Sektör olarak bu kadar büyük bir istihdamı sağlarken, ihracat odaklı ve büyük potansiyel barındıran bir sektörü iyi ANLATAMIYORUZ.
Çünkü sektör, dışa dönük bir sektör değil!
Çünkü sektör, farklı kurumlarla temsil edilen ancak bir araya gelemeyen bir sektör!
Çünkü sektörü temsil eden ortak bir çatı örgütü bulunmamakta!
Çünkü sektör, daha çok kendi içinden yetiştirdikleri ile yani usta-çırak ilişkisi ile yürümeye çalışan bir sektör!
Çünkü sektör, dışarıdan profesyonel insan kaynağını kullanmakta imtina eden bir sektör!
Çünkü sektör makine, ekipman ve teknolojiye yatırım yaparken yeni iş modelleri, iş yapış şekilleri ve fikirlere çokta ilgi duymayan bir sektör!
Peki ne yapmalı derseniz?
- Öncelikli olarak sektörün bütün bileşenlerinin (odalar, meclisler, işletmeler) bir araya gelerek bir strateji belirlemesi gerekmekte.
- İlk fırsatta, sektörün ülke için yarattığı katma değeri kamuoyuna anlatacak tanıtımlar yapılması gerekmekte.
- Bununla birlikte sağladığı istihdamı ve neler yapıldığını tüm kamuoyuna görsel ve yazılı medya da detaylı olarak anlatmak gerekmekte.
- Ülkeye kazandırdığı dövizin ne kadar olduğu ve desteklenirse nasıl bir büyüklüğe ulaşabileceği kamuoyuna iyi anlatılmalı.
- Yani öncelikle, kamuoyunda bulunan negatif imajın iyileştirilmesi ve lüks tüketim sektörü olarak ülkeye kazandırdıklarımızın iyi anlatılması gerekmekte.
- Ülkede, imajı çok iyi olan sektörler neler diye düşündüğümüzde, başta otomotiv ve tekstil gelmektedir. Bu iki sektörün ülkemize büyük dövizler kazandırdığı, büyük istihdam sağladığı herkesin malumu. Peki aynı durumun mücevher sektörü için olmamasına sebep var mı?
Yani demem odur ki; kendimizi kamuoyuna iyi anlatırsak iktidarı olsun, muhalefeti olsun halkın desteğini alırız. Sonrasında da devletin desteğini almak çok daha kolay olacaktır.